İlgi Çekici Mimari Yapılarla Dünya Turu

İlgi Çekici Mimari Yapılarla Dünya Turu
03 Agust
2018
Dünya`nın en ilginç mimari yapıları, onların hikayeleri ve tek tıkla ışınlanabileceğiniz lokasyonları.

Sanatçı mimarlar çoğu zaman farklı yapıları hayal edebilenlerdir. Dünya'da eşi benzeri bulunmayan binalar da onların elinden çıkar. Dünya'da bulunan bu ilginç yapıların bir kısmını sizin için listeledik. Fotoğrafların üzerine tıklayarak binaları gerçek yerlerinde görebilirsiniz. Yolculuğa hazırsanız, başlayalım.

1. Casa do Penedo, Guimarães, Portekiz

Portmagese kırsalındaki iki kaya arasında yer alan Casa do Penedo veya Guimarães'deki Taş Ev, orijinal olarak Taş Devri çizgi filminden esinlenerek tasarlanmış. İnşaat 1972'de başlamış ve 1974'te tamamlanmıştır. Evin temeli, duvarları ve tavanı 4 büyük kayadan oluştuğu için benzersizdir. Başlangıçta (ismi bilinmeyen) bir mimar için tatil evi olmuş fakat şimdi bölgeden eserler ve fotoğraflar ile küçük bir müze olarak kullanılmaya başlanmış.

2. The Crooked House, Sopot, Polonya

Szotyńscy & Zaleski tarafından tasarlanan, Polonya Sopot'taki Crooked House, Jan Marcin Szancer ve Per Dahlberg'in masal illüstrasyonlarından esinlenmiştir. 2004 yılında inşa edilmiş olan çarpık yapı, binaya yamuk bir aynayla bakıyormuşsunuz gibi görünmektedir ve ziyaretçiler giriş yaparken çoğunlukla temkinli davranmaktadır. Crooked House, Rezydent alışveriş merkezinin bir parçasıdır ve içinde çeşitli mağazalar, restoranlar ve bir radyo istasyonu bulunmaktadır.

3. Atomium, Brüksel, Belçika

Brüksel'deki Atomium aslen 1958 Brüksel Dünyası Fuarı için inşa edilmiştir ve mühendis André Waterkeyn, mimar André ve Jean Polak tarafından tasarlanmıştır. Bu binayı sıradışı yapan şey bir binaya benzememesiyle beraber tüplerle birbirine bağlanan, 18 milyon çaplı paslanmaz çelik kaplı kürelerden oluşan, 165 milyar kat büyütülmüş bir demir kristalin atomunu taklit eden yapı olmasıdır.

Bağlantı boruları, ziyaretçilerin sergi salonları ve diğer alanları bulabileceği beş küreye erişim sağlayan merdivenleri, yürüyen merdivenleri ve asansörü kapsamaktadır. Üst küre panoramik Brüksel manzaralı bir restorana sahiptir.

4. Kansas City Kütüphanesi, Missouri, ABD

5 Aralık 1873'te kurulan Kansas City Library, Metropolitan Kansas City bölgesindeki en eski ve üçüncü büyük halk kütüphanesidir. The Community Bookshelf ana binaları ve mimari tarzı bakımından nispeten standart olsa da, şehir merkezinin en çarpıcı ve garip binasıdır. Merkez Kütüphane'nin kapalı otoparkının güney duvarı boyunca uzanan kitaplık görünümlü bir yapı oluşturulmuştur.

Yaklaşık 3 metre boyundaki dev kitaplar, Kansas kitapseverlerinin önerdiği çok çeşitli kitap türlerini yansıtan 22 kitaptan oluşuyor. Bu kitaplar arasında Joseph Heller'ın Madde 22, Harper Lee'nin Bülbülü Öldürmek ve E.B. White’ın Charlotte’ın Ağı da bulunuyor.

5. The Cube Houses, Rotterdam, Hollanda

The Cube Houses, mimar Piet Blom tarafından tasarlanan ve temelde yeterli alana sahip yüksek yoğunluklu konut anlamına gelen “kentin çatısında yaşamak” konseptine dayanan bir dizi yenilikçi konuttur. Maksimum ev sayısıyla maksimum iç alan elde etmek için Blom, geleneksel bir evin küpünü 45 derece eğerek altıgen şekilli bir pilon üzerine yerleştirdi.

Bu tasarım her ev bir ağacı ve tüm evlerin birleşimi bir ormanı temsil ettiği düşüncesiyle şehir içindeki bir köyü temsil edecek şekilde tasarlandı. Blaak Metro İstasyonu'nun yukarısında Rotterdam'da bulunan 38 küçük küp ve iki 'süper küp’den oluşan bu yapıda bütün küpler birbiriyle bağlantılı. Konut sakinleri yoldan geçen meraklılar tarafından sık sık rahatsız edildiğinden, bir mal sahibi normal bir ev olarak döşenmiş bir "gösteri küpü" açmaya karar vermiş ve şimdi ziyaretçilere belli bir ücret karşılığında evi gezdiriyor.

6. Hallgrimur Kilisesi, Reykjavik, İzlanda

Hallgrimur Kilisesi, İzlanda'nın en büyük kilisesidir ve ülkenin en yüksek yapıları arasındadır. Kilisenin adı, “Passion Hymns” ın yazarı olan İzlandalı şair ve din adamı Hallgrímur Pétursson (1614–1674)'dan geliyor. 1938 yılında tasarlaması için devlet tarafından görevlendirilen mimar Guðjón Samúelsson’ın, İzlanda'nın manzarasını, dağlarını ve buzullarını çağrıştırmak için tasarlamış olduğu söyleniyor.

İnşaatın 41 yıl sürmesi ve inşaat sırasında eski moda ve farklı mimari tarzların düzensiz bir karışımı kullanıldığı için eleştirilen bu yapı bugün, İzlanda'nın en çarpıcı insan eserlerinden biri.

7. WonderWorks Müzesi, Orlando, Florida, ABD

WonderWorks, çocuklar için bilimi eğlenceli hale getiren bir eğlence merkezidir. Amerika Birleşik Devletleri'nde beş lokasyonda bulunmaktadır ve her biri, mevcut bir binanın şiddetli hava koşullarından dolayı yerinden sökülüp ayrılmış ve baş aşağı yani çatısına düşmüş gibi görünecek şekilde tasarlanmıştır. Bu eşsiz tasarım, WonderWorks’ün orijinal konumunda ve Orlandolu mimar Terry O. Nichoson tarafından hayata geçirilmiştir. Nichoson, sonraki tüm WonderWorks konumlarının ana tasarım danışmanlığı yapmıştır.

8. Longaberger Şirketi eski merkezi, Ohio, ABD

Longaberger şirketi, el yapımı akçaağaç ahşap sepetlerin ve diğer ev ürünlerinin Amerikalı bir üreticisi ve dağıtıcısıydı. 8,200'den fazla çalışanıyla Ohio çevresinde en büyük işverenlerden biriydi. Longaberger'in eski merkezi şirketin en çok satan ürünü olan orta boy market sepetinin şeklinde ve dünyanın en deli dolu ofis binası olabilir.

Yenilik mimarisinin mükemmel bir örneği olan yedi katlı bina şirket tarafından tasarlandı. 1997 yılında yapılmış açılabilir sepet kolları 150 ton ağırlığındadır ve soğuk havalarda buz hasarını önlemek için ısıtılabilir. Aslen sahibi Dave Longaberger, Longaberger binalarının hepsinin sepetleri gibi şekillendirilmesini istemiş ancak merkez binası tamamlanmadan önce vefat etmiştir.

9. Salyangoz Evi, Sofya, Bulgaristan

Kırmızı, turuncu, yeşil, mavi ve kahverengi tonlarında boyanmış olan Bulgar Snail House, beş kat yüksekliğinde ve düz duvarları, köşeleri veya kenarları olmayan bir binadır. Bina ev olarak kullanılmaktadır ve nispeten sakin bir muhitte bulunur. Turistler tarafından gözde bir mekan olarak bilinmemektedir. Mimar Simeon Simeonov tarafından inşa edilen yapı eğlenceli ve salaş görünmesine rağmen her bir noktası dikkatle düşünülmüştür.

Örneğin, Salyangoz Evinin kapısı sümüklüböcek ağzına boyanarak, sakinlerin girmeden önce “canlı olarak yutulmasını” sağlıyor. Simeonov, bacayı salyangozun sırtında büyük sarı bir arı ile yerleştirmiştir. Dumanı geçirmesinin yanı sıra, arının antenleri hem gece ışıkları hem de paratoner olarak kullanılabiliyor. Evin hava ve doğalgaz sirkülasyonu salyangozun göz kapaklarından sağlanıyor. Ancak evin en önemli özelliği, tamamen enerji tasarrufu sağlayan, hafif ve çevre dostu malzemelerle inşa edilmiş olmasıdır.

10. Le Palais Idéal, Hauterives, Fransa

Le Palais Idéal veya İdeal Sarayı, 1879'da binanın yapımını başlatan Fransız postacı Ferdinand Cheval'ın 33 yıllık çalışmalarının bir sonucudur. Yıllar önce bir saray inşa etmeyi hayal ettikten sonra, Cheval posta yolu üzerinde garip görünen bir taşa rastladı. Birden fazla taş toplamak için sürekli olarak bu yere geri döndü ve şöyle dedi: “Doğa heykel yapmaya istekli olduğu için, duvarları ve mimariyi kendim yapacağım”.

Sonraki 33 yıl boyunca Cheval günlük posta turu sırasında taşlar toplamış ve onları İdeal Saray inşa etmek için eve taşımış. İlk 20 yılını dış duvarları inşa ederek geçirmiş ve geceleri bir kandil ışığıyla kireç, harç ve çimento ile bir araya getirerek geceleri bile çalışmış. Bu bina naif mimarinin sıra dışı bir örneği olarak kabul edilir ve Hıristiyanlıktan Hinduizm'e esinlenerek farklı saray tarzlarının karışımı gibidir. Fotoğrafa tıkladığınızda açılan lokasyonda, siyah kapının arkasında bulunuyor ama malesef ağaçlar yüzünden görünmemektedir.

11. Vanna Venturi Evi, Philadelphia, ABD

Postmodern mimarinin ilk örneklerinden biri olan Vanna Venturi evi 1962-1964 yılları arasında inşa edilmiş ve Robert Venturi tarafından annesi Vanna Venturi için tasarlanmıştır. Mimar aynı zamanda evin tasarımını anti-modernist manifestosunu yazarken yapmıştır ve ev kitaptaki duyguları yansıtmaktadır.

O dönemde Venturi şöyle demiş: “Mimarlar artık ortodoks modern mimarinin püriten ahlaki dili tarafından göz dağı verilmesine göz yummamalılar. Saf olmaktan ziyade melez olan elementleri tercih ederim, anlaşılandan ziyade anlaşılmayanları.”

12. Piazza d'Italia, New Orleans, ABD

Piazza d'Italia, New Orleans'ın merkezinde bulunan halka açık bir plazadır ve postmodern hareketin diğer bir önemli figürü olan Charles Moore tarafından tasarlanmıştır. İlk olarak 1978 yılında tamamlanan Piazza bir dizi çeşme, kemer ve bir orta çeşmeyi çevreleyen bir çan kulesiyle birlikte yapılmıştır.

Tamamlanmasından kısa bir süre sonra çevre bölgenin gelişmemesi sonucu ilk “postmodern harabe” ünvanını almış ve hızla bozulmaya başlamış. Uzun yıllardır yerli halk tarafından bilinmeyen yapı, yakındaki binaların dönüştürülmesi sayesinde 2004 yılında parlama şansı yakaladı.

13. Portland Binası, Portland, ABD

Portland Binası 1982'de ilk açıldığı zaman mimari açıdan çığır açıcıydı. Memphis Group'un bir parçası olan Michael Graves tarafından tasarlanan bu yapı, günümüzde çoğu büyük ofis binasının tarzına ters düşen küçük pencereler ve dekoratif süslemelerle çeşitli yüzey malzemeleri ve renkleri kullanmıştır. 15 katlı yüksek bina ilk büyük postmodern bina olma özelliğini taşır ve hâlâ eleştirenleri olmasına rağmen klasik olarak kabul edilir.

14. Guggenheim Müzesi Bilbao, İspanya

Bilbao'daki Guggenheim Müzesi için Solomon R. Guggenheim Vakfı, mimar olarak Frank Gehry'yi seçti ve yürütücüsü Thomas Krens onu “cesur ve yenilikçi” bir şey tasarlamaya teşvik etti.

1991 yılında başlayan ve 1997 yılında tamamlanan binanın dış cephesinde bulunan eğrilerin rastgele görünmesi amaçlanmış ve ışığı yakalamak için titanyumdan yapılmıştır. Guggenheim, Gehry'nin en önemli projelerinden biriydi. Önceki çalışmalarının izlerinde postmodernist etiketine direnirken, bir binanın ne olabileceğine dair geleneksel kavramlarla oynamıştır.

15. James R. Thompson Merkezi, Şikago, ABD

James R. Thompson Merkezi, Chicago'nun Loop bölgesinde ve Illinois eyalet hükümetinin ofislerini barındırmaktadır. Bina, fütürist çalışmalarıyla tanınan Helmut Jahn tarafından tasarlanmıştır. Çok renkli atriyum, ziyaretçilerin 17 katın tümünü ve binanın etrafındaki cam dış eğrileri ve eğimleri görmelerini sağlar. 1985'te açılan binayı eleştirmenler hem “harika” hem de “çirkin” olarak nitelendirmiştir.

16. Walt Disney Resort, Florida, ABD'de Yunus ve Kuğu Oteller

Michael Graves tarafından tasarlanan Florida'daki Walt Disney Resort'taki, Dolphin ve Swan Otelleri lagün boyunca palmiye ağaçlarıyla çevrili bir yürüyüş yoluna katılıyor. Oteller 1990 yılında açılmıştır ve o günlerde olduğu kadar eğlencelidir. Parlak renkli, hayvan temalı dış cepheler Orlando'nun yavan mimarisinden ayıran bir özelliktir. Oteller iki milyon metrekarelik bir alan kaplamakta ve toplamda 2.200'ün üzerinde odası bulunmaktadır.

17. Neue Staatsgalerie Stuttgart, Almanya

Almanya'nın Stuttgart kentindeki Neue Staatsgalerie, İngiliz James Stirling, Michael Wilford ve iş arkadaşları tarafından tasarlandı. 1979 ile 1984 arasında inşa edilmiş ve bu listedeki diğer birçok bina ile birlikte, postmodernizmin özeti olduğu iddia edilmekedir.

18. MI6 Building, Londra, İngiltere

Vauxhall Cross'taki SIS Binası veya MI6 Binası, 1994'ten beri Gizli İstihbarat Servisi'ne ev sahipliği yapıyor. 80'li yılların sonlarında Terry Farell tarafından tasarlanan bina, 1930'larda Battersea Güç İstasyonları gibi Maya ve Aztek tapınaklarına atıfta bulunarak endüstriyel modernist mimariden etkileniyor. Yıllar boyunca hem çelişen stilleri, hem de heybetli boyutları nedeniyle hem eleştirilmiş hem de övülmüştür.

19. M2 binası, Tokyo, Japonya

Tokyo'daki M2 binası Kengo Kuma tarafından tasarlandı. Etkileyici bina 1991 yılında tamamlanmış ve Matsuda'nın (Mazda) otomobil satış ofisi olarak planlanmıştır. Şimdi ise bir cenaze salonu olarak kullanılmaktadır. Farklı ölçeklerde ve betonarme konstrüksiyondan imal edilmiş diş, kordon, triglif ve kemerlerden oluşan bir stiller ve detaylarlar bütünü olarak nitelendirilen bu yapı postmodernist yaklaşımın en güzel örneklerinden biridir.

20. Essex İçin Ev, Wrabness, Birleşik Krallık

Essex İçin Ev, FAT Mimarlık ve Grayson Perry tarafından tasarlandı ve 2015'te tamamlandı. Hem Essex'in özel karakterini hem Perry'nin eserlerinin eşsiz karakterlerini yansıtan başlı başına bir sanat eseridir.

Bina “yol kenarı şapellerin geleneğini yaşatmak” için tasarlanmış ve zanaat ve karakterle dolu bir binadır. Ev, bu listenin en son üyesi olsa da, tasarımcıların yapılarında geçmişi, bugünü ve geleceği keşfetmeye hevesli oldukları postmodern mimari için dirilişi tetikleyen bir yapıdır. Fotoğrafa tıklandığınızda sadece yapının bulunduğu lokasyonu gezebilirsiniz, malesef bina Google aracının görüş açısı dışında kalmış.

İlgili Diğer Makaleler